Engelliler
Haklarını Bilmiyor
Sakarya Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim
Üyesi Doç. Dr. Zafer Danış, engellilerle ilgili yapılan araştırmalarda
engellilerin yaşadıkları sorunlar içerisinde en önemli sorunun, engellilerin
haklarını bilmemeleri olduğunu söyledi.
Son yıllarda engellilere yönelik devrim niteliğinde
düzenlemeler yapıldığını kaydeden Doç. Dr. Danış, “Ancak maalesef
engellilerimiz kendi haklarını bilemiyor. Engellilerle konuştuğumuzda veya
engellilerle ilgili yapılan araştırmalarda engellilerin en önemli sorunu,
‘haklarını bilememek’ olarak karşımıza çıkıyor. Vergi kanunundan, belediye
kanuna, eğitimden, ulaşıma, sağlıktan sosyal hizmetlere kadar engellilere
sağlanan haklar ve hizmetler konusunda engellilerimizin birçoğu bilinç sahibi
değil, farkındalıkları yok” diye konuştu.
Engellilerin maddi anlamda maaş ve sosyal güvenlik
noktasında haklarının iyileştirildiğini belirten Danış, “2005 yılında sadece
engellilere yönelik 5378 sayılı Kanun çıkarıldı. Bu kanunla birlikte evde bakım
ücreti uygulaması getirildi. Engellilik maaşları arttırıldı. Engellilerin
erişim sorunlarının önlenmesi için gerekli tedbirler alındı. Buna benzer olarak
2004 yılında çıkarılan 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile 5272 sayılı
Belediye Kanunu, 2005 yılında çıkarılan 5393 sayılı Belediye Kanunuve diğer
birçok engellilere yönelik pozitif ayrımcılığı sağlayan yasal düzenlemelere
karşın engelliler, haklarına ilişkin kazanımlarını yakinen takip edemiyor”
ifadelerini kullandı.
Engellilerin haklarını öğrenmesi için yapılması
gerekenleri sıralayan Danış, “İlk, orta ve yüksek öğretimdeEngelli Hukuku
derslerinin müfredata konulması gerekir. Çünkü engelli hukuku sadece
engellilerin bilmesi gereken kurallar ve hakları içermiyor. Toplumumuzun yüzde
12.29’unu oluşturan engellileri bilgilendirmenin yanı sıra, toplumun geri kalan
kısmı da bilgilendirilmiş olacak. Başka bir deyişle, engellilerle aynı toplumu
paylaşan insanlar olarak, onlara karşı sorumluluklarımızı bilmek zorundayız.
Yine ulusal televizyonlar aracılığıyla bilgilendirici yayınlar yapılabilir.
Bunun yanısıra başta Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri olmak üzere,
Müftülükler, Milli Eğitim Müdürlükleri, Kamu Hastaneleri Birliği Genel
Sekreterlikleri, Sağlık Müdürlükleri belirli periyotlarla bilgilendirici
eğitimler, seminerler, paneller düzenleyebilir” şeklinde konuştu.
Engellilerin yaşadığı en önemli sorunlardan bir tanesinin
de kendi engellilik hallerine ve ailelerine bağlı olarak ortaya çıkan
‘asosyallik durumu’ olduğunu kaydeden Danış “Engellilerimizin maddi ve sosyal
açıdan gereksinimleri karşılanabiliyor. Ama engellilerimizin, manevi olarak, psiko-sosyal gereksinimlerinin
karşılanması için rehabiliteedici etkileşim ve iletişim kalıplarına
yönlendirilmeleri gerekiyor. Engellileri, geleneksel bakış açısıyla engelli
olduğu için ‘evinde oturması gereken’ bireyler olarak algılamamalıyız. Kendi
yaşamını sürdürebilecek düzeydeki engellilerin bir araya gelebilecekleri, hobi,
sanatsal etkinlik veya beceri kazanabilecekleri, belki küçük çaplı hemşirelik
hizmetleri alabilecekleri, sosyal anlamda duygularını paylaşabilecekleri, grup
dinamizmini elde edebilecekleri, spor yapabilecekleri merkezlerinin sayısının
artırılması gerekir” diye konuştu.
Engellilerin yaşadığı bir diğer sorunun ailelerin
duyarsızlığı ve bilgi eksikliği olduğunu dile getiren Danış, “Bizde engellilere
bakış açısında hala ahlaki model yaklaşımı geçerli. Engelli bireylere acıma ve
utanma hisleri ile yaklaşılıyor. Bu durum bir kader olarak görülüyor, ‘Allah böyle
bir rahatsızlık verdi ise kaderimize boyun eğmemiz gerekir’ deniliyor. Şüphesiz
olayın kader boyutunuinkâr etmek durumunda değiliz. Ama öbür taraftan
baktığımızda dünya artık hak temelli bir anlayışa doğru gidiyor. Engellilerin
ağıt ve gözyaşına değil, sevgi ve desteğe ihtiyaçları var.Batıda engellinin de
topluma karşı eşit hak ve yükümlülüklerinin olduğu bir yaklaşım söz konusu.
Engelliler her vatandaş gibi ülkenin ortaya koymuş olduğu milli gelirden,
eğitimden, sağlıktan yararlanmalı ama bunun yanı sıra yükümlülüklerini de
yerine getirebilmeli. Üretime katılabilmeli. Üretime katılma yolundaki engeller
aşılmalı. Korumalı iş yerleri bir an önce yaygınlaştırılmalı. En azından evde
üretim yapabilecekleri birtakım ev eksenli üretim modelleri geliştirilmeli”
ifadelerini kullandı.
Son yıllarda yapılan çalışmalarla engellilerin
topluma katılımının arttığını dile getiren Danış, engelliler ile ilgili
mevzuatımızın Avrupa düzeyinde olduğunu belirterek “İçinde bulunduğumuz dönemde
sadece engellilere yönelik kanun çıkarıldı. Engellilere pozitif ayrımcılık
sağlayan Engelliler Kanunu. Bu çok önemli birşey, yaşlılar, kadınlar, gençler
veya diğer nüfus gruplarını da kapsayan karma bir kanun değil yalnızca
engellileri korumak için, pozitif anlamda ayrımcılık yapmak için bir kanun
yapıldı. Bu anlamda mevzuat noktasında Avrupa’dan geride değiliz”
değerlendirmesinde bulundu.
Engellilerin eğitime katılımının çok ciddi bir
düzeyde arttığını ifade eden Danış “Özellikle özel eğitim ve rehabilitasyon
merkezlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte engellilerin eğitime katılımı arttı.
Sosyal güvenliği olsun veya olmasın, bugün özel eğitim ve rehabilitasyona
ihtiyaç duyup da yararlanamayan hiç kimse yok. Engelli olduğuna ilişkin
raporunu ibraz eden ve rehberlik araştırma merkezleri aracılığıyla özel eğitim
alabileceği tespit edilen herkes Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyet
gösteren özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde ücretsiz olarak eğitim
alabilir” diye konuştu.
Doç. Dr. Zafer Danış yapılan düzenlemeler ve
iyileştirmelerle engellilerin topluma katılımının da belirgin bir şekilde
arttığını sözlerine ekledi.
0 Yorumlar